19 Mart 2014 Çarşamba

Neden Olmasın?

Saat 8.00...Aysel Hanım için uyanma vaktiydi.Yaşlı bir insana göre çok iyi uyuyordu,onun yaşındakiler saat 6 oldu mu hemen ayağa dikilirdi.Bu kadar uyumasının en büyük sebebi yaşlıların en kötü dostu,aldığı onlarca haptı.Bugün küçük kızı Müjgan'ın evindeydi.Kocası öldükten sonra 2 haftada bir kızları arasında mekik dokuyordu.Kızları ona çok lüks huzur evleri bulmuştu, lakin o buralarda kalmayı reddetmişti.Yaşlılarla konuşmak,onlarla ölene kadar vakit geçirmek istemiyordu.Kızları Aysel Hanım'a eve çıkma fikride sunmuştu lakin bu da kabul görmemişti.Bu sefer öne çıkan engel yalnızlıktı.Aysel Hanım'ın bu hayatta korktuğu en büyük şey...Kocası öldükten sonra bu duyguyu içten içe her seferinde yaşıyordu aslında.Severek evlenmişti Aysel Hanım.Kocası Ahmet Beyle her anını dolu dolu yaşamıştı,mutlu evliliğinde güzeller güzeli 2 kızı olmuştu.Ama hayat onlara malesef bir bedel ödetmişti.Ahmet Bey kalbine yenik düşmüştü,yaşadığı güzel hayatın bir sabahında aniden gelen bir kalp krize onu çok sevdiği ailesinden ayırmıştı.4 seneden beri Aysel Hanım bu burukluğu dışarı yansıtmasa da içinde hep yaşıyordu.Elini yüzünü yıkadıktan kurulan sofraya oturdu.Kızı Müjgan işi gittiği için ondan önce kalkıyordu.Müjgan ve eşi Hikmet 3 seneden beri evliydi.Çok mutlu bir evlilik yaşadıkları söylenemezdi,bunun en büyük sebebi ise malesef onca yola ve çabaya rağmen çocuklarının olmayışıydı.Bu durum özellikle Hikmet'in canını sıkıyordu ve bu durum eşine olan duygularına ve davranışlarına etki ediyordu.Hikmet aşiret çocuğuydu ve onun memleketi böyle durumlara pek alışık değildi.Müjgan için ise hem evliliğini yürütüp,kocasına ve annesini idare etmek onu fazlasıyla yoruyordu.Annesini çok seviyordu asla onun bu eve gelmesini yük olarak görmüyordu ama evliliğinde ki bu sorunlar onu  fazlasıyla etkiliyordu.Kahvaltı faslı bittikten sonra Aysel Hanım kızını ve damadını işe uğurladı.Damadı ile arası çok iyi değildi Aysel Hanım'ın,damadı ona karşı soğuk davranıyordu.Aysel Hanım Hikmet'e: ''Hoşçakal oğlum Allah işini rast getirsen derken,Hikmet:''Hoşçakal anne'' dedi sanki içine konuşuyordu..Kızı Müjgan'ı her zaman ki gibi öperek uğurladı Aysel Hanım.Gene evde yalnız kalmıştı.Ama bu yalnız kalma olayını çok çabuk çözmüştü Aysel Hanım.Önce masayı toparladı,sonra biraz televizyona bakındı.Saat 12.30'du,onun için en uygun saatti.İnsan ilişkilerinin gitgide zayıfladığı şu devirde insanların birbirine ''Merhaba'' bile demeye acizken,Aysel Hanım çok önemli bir olgu yaşatmaya çalışıyordu;Komşu Kültürü.Müjganlar apartmanda oturuyordu,haliyle apartman çok kalabalık  ve pek çok tanınmadık insan vardı.Bu durum Aysel Hanım için hiç önemli değildi.Aysel Hanım bu iş için bir taktik geliştirmişti.Çat kapı gidiyordu ve kapıyı çalıp ''Müsait misiniz?'' diyip içeri dalıyordu.Oturduğu semt itibari ile apartman daha çok ev hanımı ve orta yaşlı sınıfa sahipti.Aysel Hanım gittiği hiçbir evden geri gönderilmiyordu,her eve uğrayıp öyle kendi evine geliyordu.Gittiği her evde eğer çocuk varsa ilgi noktası çocuklar oluyordu.Onlarla çocuk olabilen biriydi Aysel Hanım.Çocuklarda onu çok seviyordu;tonton,sevimli,cana yakın biriydi Aysel Hanım.Bugün bu komşu ziyaretini aksatmak zorundaydı.Çünkü bugün diğer kızı Seda'nın yanına gidecekti.

Kısa bir komşu ziyaretinin ardından Seda'nın evine doğru yola koyulmaya başladı.İki kızının evi de birbirine çok yakındı,bir vasıta ile gidip gelebiliyordu.Aslında bu vasıta büyüyen,gelişen ama içi boşalan güzel şehrin en büyük reklamıydı.İki ev arası kültürel uçurumdu.Aysel'in  büyük kızı Seda...Aysel Hanım'ın Seda ile arası Müjgan kadar iyi değildi.Belli bir zamandan sonra kızı Seda ile arası bozulmuştu Aysel Hanım'ın.Seda çok çabuk dolduruşa gelebilen biriydi,saf onu tanımlayan güzel bir kelimeydi.Eşi Ali bu durum iyi değerlendiren kurnaz biriydi.Hatta öyle ki Aysel Hanım Müjgan'da 2 hafta kalırken,Seda'da 1 hafta kalıyordu.Aysel Hanım'ın 1 tane torunu vardı.Seda'nın oğlu Burak.18 yaşında sözüm ona üniversite sınavlarına hazırlanan aklı bir karış havada olan evin tek çocuğu.Ali'nin babadan kalan sağlam bir şirketler grubu bu yüzden durumları oldukça iyi.Tabi bu durum da Burak'ı böyle başıboş takılmasına yol açıyordu.Aysel Hanım bu evin kapısından içeri girer girmez içini bir mutsuzluk kaplıyordu.Evde ki her hareket yapmacık,samimiyetsiz geliyordu ona.Konforu çok yerindeydi ona hizmet eden pek çok yardımcı vardı lakin o bunları istemiyordu.Akşam olduğunda ev ahalisi toplanmıştı.Samimiyetsiz suratlar yemek masasının çevresinde toplanmıştı.Neredeyse hiç konuşulmadan,sadece yapmacık gülümsemelerle masadan kalkındı.Anneanne-torun ilişkisi çok iyiydi.Aysel Hanım ne kadar çaba sarf ederse etsin,Burak tek çocuk olmanın verdiği ukalalıkla hep geri kaçıyordu.İşte bu yüzden Aysel Hanım bu eve geldiğinde hemen bir haftayı geçirip diğer kızının yanına gitmek istiyordu.Diğer kızı ile ilişkisi çok daha iyiydi Aysel Hanım.Karşılıklı ana-kız gibilerdi.Müjgan Aysel Hanım'a mutluluk duygusunu yaşatıyordu. Aysel Hanım bu hayat döngüsü ile günleri,ayları eritiyordu.Bu hayat döngüsünden artık tat almıyordu.Komşular,onların çocukları bile ona eskisi gibi güzel günler yaşatmıyordu.O artık kendi canından,kanından birini istiyordu.Bu düşünceler kafasında cirit atarken en sonunda mutlu haberi aldı.Müjgan ve Hikmet'in bir çocukları olacaktı.Bu haber Aysel Hanım içinde yeni bir doğuş haberiydi,hayata yeniden bir tutunuş.Acaba bundan sonra o eski mutlu,huzurlu günlerine tekrardan dönebilecek miydi?Müjgan ve Hikmet'in evlilikleri artık sadece sevgiye dayalı bir ilişki halinde devam edebilecek miydi?Yeni bir can,yeni umutlar,yeni beklentiler,yeni hayaller.Hayat,neden olmasın?